Müslümanların İttihadıını ve Saflarının Tevhidini Engelleyenler

Müslümanların “İttihadı”ını ve saflarının tevhidini engelleyen aşağıdakilerden hangisidir?

  • İlim ve ilimdeki ihtilaflar
  • Mezhep
  • Heva
  • Tarikat, tasavvuf
  • Liderlik kavgası
  • cehalet ve hased
  • yabancı bir kaynağa hizmet
  • politik partiler
  • Modernizm. Yenilikçilik, çağdaşçılık
  • Kürtlük ve Türklük vb.
  • Davet edilenlerle davet edenler arasındaki uçurum
  • Cemaat liderleriyle onlara uyanlar arasındaki varlık yokluk farkı ve cemaat liderlerinin çok farklı bir hayat sürmesi
  • liderlere ve önderlere uyanlarını fıkhının azlığı, saflıkları ya  da aldanmışlıkları ya da samimiyetleri mi?

Liderlerin hain, cahil veya haytlarını; başkalarının sırtından sürdürmekte olduğunu düşünüyor musun?

Müslümanların önderleri, neden en büyük önemi Kur’an’ın ve Sünnet’in sahih bir anlayışla anlaşılması ve Müslümanların anlamsız hizipçiliklerden kurtulmaları ve ümmet olarak bir kuvvet ve merci olmaları için bir çaba sarfetmiyorlar?

“Dini yeniden İkameye Çağrı”adlı kitabımızda Türkiye alimlerine seslenişim hakkında bir bilgin var mı? Neden Türkiyeli alimler böyle bir davete bugüne kadar icabet etmediler?

Hizipçilik, mezhepçilik (mezhepleri inkar etmeyi ve reddetmeyi bunun dışında tutarak) yapmadan neden bütün Müslümanları, hiçbir yanancı kaynağın ve yeli çıkar ve sermaye ve siyaset mercilerine köle etmeden Allah’ın Rasulü’ne itaat ve O’nun mübarek ashabının ve  yoluna davet etmiyoruz bunlar üzerinde hiç düşündün mü?

Neden Müslüman olduğunu söyleyen insanlar birbirleriyle en çok on yıl bilmedin onbeş yıl birlikte olduktan sonra ayrılma ve parçalanma eğilimi gösteriyorlar? Sizce Müslümanları bu parçalanmaya iten nedir?

Bugüne kadar sen de hep ilim ehlini (Hocalar, yazarlar ve araştırmacılar akademisyenleri buna dahil etmiyorum zira onların böyle bir derdi olsa da böyle bir çabalarını zahiren göremiyoruz) mi suçladın ya da onların neden “ittifak etmediklerini” sorguladın mı?

Bu sorgulamayı, bir de şu tarzda yapmayı düşün dün mü? Ey Müslümanlara önderlik ve liderlik ettiğini söyleyenler; niçin birbiriniz arasındaki ihtilafları gelip bizim önümüzde konuşmuyorsunuz? Salonlarda ve mekanlarınızda birbirinizi eleştirip durduğunuz halde; bu Müslümanların özellikle Müslüman gençlerin samimi saf ve temiz inançlarını ve duygularını daha doğru anlamak ve bunu sahih bir yöntemle bir müstakim yola oturtmak için neden bir araya gelip de konuşmuyorsunuz?

Siz birçok şeye çözümler üreten ve teorik olarak ictihad sahibi dahi olduğunuzu söyleyebiliyorken; Türkiye’de Müslüman gençliği bu şaşkınlıktan ve dalaletten kurtarmak için neden doğru yolun ne olduğunu ve sapanların yolunun da ne olduğunu Ümmete ilan etmiyorsunuz?

Sizler ne zamana kadar bu bencillik, atalet, vurdumduymazlık, marijinallik ahlâkı ve mantığı ile İslamı süründüreceksiniz diye bir gün kendine  ve Müslümanların önde olanlarına sordun mu?

Müslümanlarının başarısızlığının asıl nedenini neye bağlıyorsun? Neden insanları sahih olan ilmi bir yola ve yönteme davet edemiyoruzr Neden falanın vakfı ve allanın da derneği ya da tarikatı ve partisi Din gibi olmuş ve neden Müslümanları bu hantal ve çoğu işe yaramaz (muvaffak olanları kesdetmiyorum) yapılara karşı uyanmaya ve yeni bir Diriliş anlayışını ve Selefin ahlakı ve yoluna dönmeye davet etmiyoruz? Bunu yapmamamızın sence sebepleri nelerdir?

Sence bizim, hevamıza itaat ettiğimiz kadar Müslümanlararası sorunların giderilmesinde Allah’a ve Rasule (salalllahu aleyhi ve sellem) gerçek ma’nada itaat ettiğimizi düşünüyor musun?

Sence Din İman etmek ve itaat etmek midir, yoksa iman ettik deyip; şüphelenmek kuşku duymak ve Dinin naslları (Kur’an ve Sünnet) hakkında tartışmak mıdır?

Bir çok insan Kur’ancılık gibi bir küfr yolunu tercih edip Allah’ın Rasulünü (salalllahu aleyhi ve sellem) adi bir beşer düzeyine indirip O’nun ahlakını, Sünnetini ve hidayetini Kur’an’ı anlamada ve tefsir etmede yani İslam tatbik etmede dışlayan “küfr zümreleri”ne karşı bugüne kadar sen hangi imani tavrı sergiledin? Ya  da derslerini ve sohbetlerini dinlediğin Hocalar ve alimlerden; kimin  Müslümanları bunlara karşı uyardığını biliyorsun? Yoksa sen de mi;”onlardan söz edersek ve onların dalaletlerini anlatırsak daha da artarlar”diye korkanlardan mısın?

Türkiye’de Sünneti İnkar edenlere karşı büyük bir cihad bizi bekliyorken, sen kendini nelerle meşgul ediyorsun, bu konuda nasıl bir ilimle donanmak gerektiğine dair bir bilgin var mı bu konuda hangi alimler yolunu aydınlatıyor ve sen bu yolda kiminle berabersin?

Selef akidesini sizlere tebliğ ettiği söyleyip bir yanda Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyeni İslamdan çıktığını yazdığı halde,diğer tarafta bizleri Referandumlara ibadet aşkı ile çağıranların ve seçimlerde Muhafazakar partilere oy vermemizi selefî alimlerin söylediğini yayarak bizi dalalet ve sapkınlığa ve bilinç intiharına sürükleyenlerin ne yapmak istediklerini biliyor musun?

Her tür düşünceye saygı  duyanlardan mısın? Her türlü düşünceye saygı duyuyorsan, hangi Kur’an hükmüne göre?

Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti hakkında kuşkular yayan ve O’nun ashabına düşmanlık eden ve Üniversitelerde gençlerimizi dinlerini ve imanlarını elerinden çalan ve onları şeytanın yoluna davet eden sosyolojik dönüşüm (nifak) belasının ne yapmak  istediği hakkında bir fikrin var mı?

Sahabeye sövmek ve onları küçümsemek kmin dinindendir bunları biliyor musun?

Rasullallah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem)davasını canları ve mallarıyla üstün kılmış  ve ömürlerini O’nunla birlikte cihadda geçirmiş olan ashabına küfreden ve onları aşağılayanları kardeş mi bileceksin?

Selefin (sahabe, tabiun ve imamlarımızı) mübarek yoluna davet edenlerle alay eden cahil, kendini bilmez, kibirli, dalalet ehlinin yaldızlı sözlerine aldanmış ve ne yaptığını bilmeyenlerin kınamasından korkuyor musun, yoksa Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti üzere bir yol izleyenlerin yolunu izlemekten ötürü Allah’a hamdediyor ve başının dik ve yüzünün hakkın nurunu görmüş olan insanlar gibi aydınlık olduğuna mu iman ediyorsun?

Sahih yolun yolcusunun az olduğuna ve bunları Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) “Ğureba”olarak adlandırdığını biliyormusun?

Hakka davet ederken, sabırlı, cesur, metin, kendinden emin, ilimle donanmış ve cahillerin cehaletlerinin tuzağına düşmeden ve onların kınamasından ve aşağlık ahlaklalarıyla seni karalamasından korkuyorsan neler yaptığının farkında msın?

Eğer günümüzdeki batıl, bid’at ve Kur’an’ı kabul ettiğni söyleyip Rasulün sünnetini terkeden ya da buna yol arayan zümrelere karşı ;Rasulün sünnetini ve Onun ashabının ve onlara ihsanla tabi olanların yolunda yürüdüğüne iman ediyorsan kimkorkma, Sen Allah’ın Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) e O’nun mübarek ve mücahid ashabının yolundasın, sakın bilmeyenler ve dalalet ehli seni bu yoldan alıkoymasın.

Küfr ve dalalet ehli İslamı dışından yıkamayınca onu içinden biziden olanların elleriyle yıkmak istiyorlar.

Bizim elimizle bizi yıkmak isyenleri tanımak istiyorsan, onların kimliklerini burada sana gösteriyorum:

 Kur’an’ı hevaya göre tesfir eve te’vil etmek

Kur’an’ın bu çağa bu çağın mantığıyla cevap veremediğini söylemek, hermenötik Kur’an okumaları önermek.

* Kur’an’ın hükümlerinin illetlere mebni olduğunu ve yöresel özellikler içermesi sebebiyle yöresel ve ırkî olan hususları olduğu gibi alamayız demek ve evrensel okumaları ve te’villeri öne çıkarmak. Bu Kur’an’ı kınarken aynı zamanda “evrsensel ilkeler” içerdiğini söylemek gibi bir dalalet ve hamakattır.

  * Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünnetini toptan reddetmek ya da parça parça te’villerle, akla ve Kur’an’a uymadğı gerekçesiyle “hadisi Hadis” kılan bütün kaideleri ve ilkeleri göz ardı ederek Hadisi Kur’an’ı karşısında muhakeme etmek” veya “test” etmek gerektiğini söylemek.

* âhâd haberleri”nin akide de delil olmadığını söyleyerek kelamcıların yolunu sürdürmek.

 * Ancak “mütevatir  haber”in “akide” de delil polacağını söylemek. [Sanki Allah ve Rasulü de böyle demiş gibi kelamcıların ve bazı usulcülerin iddiasını gerçekmiş gibi kabul etmek] – Sünnet bir yorumdur demek . Biz ahirette bu yorumlardan sorumlu tutulmaycağız demek.

* Cennet ve cehennemi, batınîler gibi manevî olduğunu söylemek (Muhammed Esed) cennet nimetlerinin ve cehennem azabının maddî hissî olmadığını söylemek.

* Firavun’un ilk kez hirabe hükmünü uyguladığın söylemek. Allah’ı da Firavun’un hükmünü Kur’an’da hükm olarak zikredemeyeceği tarzında yorumda bulunmak (M. Esed- M. İslamoğlu)

* Kur’an’daki bütün mucizileri inkâr etmek ,Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) ait bir tek mucize olmadığını söylemek.

* Şeytanları dürtüler ve içimizdeki “kötücül duygular” “insanın ötekisi”  olarak açıklamak. Kötülüğü, “insanla müvekkel iki meleği”  “libido”ile tefsir etmek (M. Esed)

* Mutlak anlamda düşünce özgürlüğünde yana olmak ve islami mesleleri bu çeçevede tartışmaya açmak.

*ABD’nin ve Nato’nun zulmüne karş savaşan Müslümanlara terörist demek ve Müslümanlar gençleri “Taliban”laşmakla suçlamak (Halbuki kendi yaptıkları aşağılığı Taliban birkez dahi yapmadı)

* İslam ülkelerini işgal edenleri haklı göstermek, Sünnete uygun bir hayatı yaşamayı bedevi yaşantısı olarak nitelendirmek ve selef akidesine bedevî akidesi demek.

*Millî ve Yöresel bir İslamdan söz etmek yerellikten dem vurmak. (Çünkü bunlar batılılaşmış ve modernliği Sünnetin yerine ikame etmişlerdir)

Ğaşiye suresi 17. ayetteki “deve” (ibil) kelimesini “deve “diye tercüme etmekten utanıp bunu Ğulam Perviz Ahmed gibi “yağmur yüklü bulutlar” olarak tefsir etmek ve Allah’ın muradını ve Kur’anın dilini saptırmak.(M. Esed, M. İslamoğlu)

Dün Din dediklerine bugün gericilik ve bedevilik derler. Siz hala oradamısnız diye; rüşvet çarkının ve haram ilişkilerin girdabında şeytanın tattırdığı lezzetlere feda etmişlerdir Kur’anı ve Sünneti. Gırtlaklarına kadar; ziynet, gösteriş, kibir ve aldırmamazlık ve nimet içinde şımararak yaşamaktadırlar.

 * Hayatlarına bakın en iyi şeyler onların, en kötü, en geri ve seviyesiz olan ise, Allah’ın dinine ve hükümlerine ait olanındır.

 Camilerine bakın; Kilise gibidir; ziynetlerden, süslerden şatafat ve gösterişten başka bir şey yoktur. Kiliselerin süsüyle yarıştırılan camilerde doğru dürüst islamı anlatacak bir tek alim ve davetçileri yoktur. Camilerin süsüne ve içindeki “zehrafe” ve “tezyin”e harcadıkları para ile Afganistan ve Somali doyar. Ama bunlar camilerini sanat galerileri ve Luvre Müzesi gibi yapmışlardır. Camilerinden bazılarında açık açık Haç sembolleri kendini göstermeye başlamıştır.

 * İlmi öldürmüşler camilerinin betonarmalerini ihya etmişlerdir. Cami minareleriyle ve kubbeleriye birbirlerine karşı yarış içindedirler. Kimi bunu bilmeden yapıyor kimi de bilerek.

* Kimsenin hak üzere olmadığını söylemek, herkesin kendi dinine uyduğunu söyleyip herkesi ve bu sebeple doğruyu da terketmek.

 * Tekfirden başka İslamın bir konusu olduğunu görmemek. Bütün daveti ve ta’limi bunun üzerine bina etmek.Ya da Allah’ın dininde ve Rasulü2nün Sünnetinde ve Ümmetin müctehidlerinin icmaında küfr denen şeye küfr dememek. Tekfirciliği bahane edip kafirler ve müşriklerle işbirliğine girmek onları hoş görmek ve onlara hoş görünmek.

 * Daveti aşağılamak ve bunu yapanları kınamak.

 * Bu zamanda zekat verilmeyeceğini söylemek

* Namazın (salât) sadece dua olduğunu söylemek  [Protestanlar ve Sünneti inkâr eden Mealciler yani kendilerine Kur’an Ehli diyen kafirler böylece Türkiye’nin İslamileşmesinin önüne geçmek istemektedirler. Bu zamanla Mescidlerin ve Camilerin de gereksiz olduğunu gündeme getirecektir.] Önce hükmü inkar ediyorlar sonra da islamın ibadet mahalli olan Mescidin varlığını..

* İslam’da “Devlet” kavramının ve devlet idare etme sanatının ve ilkelerinin olmadığını söylemek. (Bu da yine kafirlerin devletine itaat etmeyi gündeme getirecek ve Müslümanların devletlerini kurma inancını zayıflatacak ve kendilerinde olan güvenlerini sarsacaktır.

 İslam’ın demokrasi ile uyuşan edilgen ve kültürel bir Din olduğunu söylemek, laikliğin islamı dışlamadığını şirk ve küfr olmadığını söylemek.

Mehmet Emin Akın