AnaSayfa

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

AHDİM

Allah’a Azze ve Celle’nin imanın bir gereği olarak ve O’nun bizden aldığı “Ahid” ve “Misak”, O’nun Ulûhiyetinde ve Rububiyeti’nde maksadı olan Tevhid’i; hem ilmi, hem de ameli olarak bize emredip yasakladıklarında tasdik ve şehadet şuuruyla hayatımda izhar edeceğime, O’na Ulûhiyeti’nde ve Rububiyeti’nde yine inşaallah O’nun izniyle O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacağıma ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem)   Sünnetine ittibaı Allah’ın dininden bilip, Sünnet’in ve Muhammedi hidayetin ve yolun yeniden güç bulması için bidatlara ve dalaletlere bulaşmamış olan Tevhid ehli ve Müslümanları seveceğime, onlara her halükarda Allah’ın dininin üstün gelmesi için yardım edeceğime, Allah’ın Dinini ve O’nun Rasulü’nün  (sallallahu aleyhi ve sellem)  Sünnetini inkâr edenlere karşı olduğu gibi, O’nu tahrif ederek saptırıcı ve cahili tevillerle batıl ve bâtın’î yöntemlerden etkilenerek gayesinin dışına çıkarmak isteyen çağdaş zındıklara karşı elimle, dilimle ve kalbimle cihad edeceğime dair Rabbime söz veriyorum.

Ve yine Allah’ın Kitabını; hem öğrenip öğreteceğime, O’nun uğrunda malımı, zamanımı hibe ederek ve gerekince de canımı vererek O’nun Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) bize bıraktığı Sünnetine, Sahabenin ve Tabiunun anlayış ve fıkhı çerçevesine uyacağıma, insanları O’nun hidayeti, ilmi, fıkhı, siyaset, ahlak ve hikmeti olan Sünnetine güzel bir ahlak ve sağlam bir ilim ve yöntemle, sabır, ciddiyet, fedakârlık ve dürüst olmak kaydıyla, mümkün mertebe O’nun Sünnetine uymayan çirkin usluplara, ucuz ibarelere ve tavırlara başvurmadan davet edeceğime, bilmeyen insanlara en güzel bir biçimde, meseleleri Allah’ın Kitabı ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Sünneti, sahabenin ilmi ve yöntemi dairesinde yakınlık gösterip yol göstereceğime, bunda nefsimi korumak ve onu öne çıkarmak gibi bir durumdan kendimi sakınacağıma;

İnsanlara emrettiğimi öncelikle kendi hayatımda uygulayacağıma, Allah ve Rasulü  (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından bizden istenmeyeni; “Din” gibi insanlara göstermeyeceğime, güçlüyken de zayıfken de, Allah’ın inayeti ve izniyle hidayet ve Sırat-ı Müstakim üzere olacağıma, cehalet ve dalalet mevkilerinden ve bunun ehlinden uzak duracağıma, şirk ehline karşı Allah yolunda cihad edeceğim gibi, O’nun dinini demokratlaştırmak ve laikleştirmek isteyen münafıklara karşı da mücadele edeceğime,

Ashabı (rıdvanullahi aleyhim) seven onlara uymaya çalışan ve onlar hakkında güzel bir zann sahibi olup onları tekfir etmeyen, Allah’tan bir basiret, hidayet ve nur üzere olan hikmet sahibi, Kitabı ve Sünneti hiçbir şeye değiştirmeyen müslümanlarla darlıkta ve bollukta, sıkıntı ve refahta beraber olacağıma, onların canlarını canım, ırzlarını ırzım, mallarını malım, ailelerini ailem gibi bilip onlara gelen her zararı, Siyaset-i Şer’iyye’in ahkamı ve vesileleri, zaman ve durumun gerektirdiği şartlar ve yöntemler çerçevesinde sahiplenip koruyacağıma, hiçbir zaman kendimi onlara tercih etmeyeceğime, üzerimde vacib derecesinde hakları olanların da haklarını çiğnemeden ve onlara zulmetmeden iman kardeşlerimin haklarını gözetip koruyacağıma, emanet bilincinde olacağıma Âlim, Hâkim ve Rezzak olan Allah Azze ve Celle’ye ahidde bulunuyorum.

Onlarla beraber hem aklımı, hem nefsimi ve hem de kalbimi ihya edip hidayete erdirerek, Allah yolunda bir şahid olacağıma, O’nun Rasulü’nün (sallalahu aleyhi ve sellem) Sünnetine uyacağıma, her gün ilim öğrenip Müslümanı ilgilendirmeyen her şeyden uzak kalmaya çalışacağıma, sahip olduğum nimetleri; Allah yolunda kardeşlerimle adaletli ve ihtiyaca cevap verecek şekilde paylaşacağıma ve Allah’ın verdiği hayırlardan kardeşlerimi mahrum bırakmayacağıma söz veriyorum.

Kardeşlerimi bir aile gibi görüp onları seveceğime, onların gıybetini yapmayacağıma, nasihatlerimi; onları incitmeden, kırmadan, aşağılamadan itibarlarını ve izzetlerini yaralamadan en uygun olan “zaman” ve “mekân”da yapacağıma, onların da bana nasihatlerini dinleyip değer vereceğime, onların yanlışlıklarını ve hadlerini aşma gibi durumlarda bile sabredip karşılığında ecrini Allah’tan bekleyeceğime, buna hikmet ve adaletle cevap vereceğime, onlarla “çekişmeleri”mi; kardeşlerden bir “hakem heyeti” huzurunda gönül huzuruyla halletmeyi kabul ettiğime ve bunda kendimi değil, zulüm olmadıkça kardeşimi tercih edeceğime, kardeşlerimden Allah’ın kitabı ve Rasulü’nün sünnetine muhalefete etmedikleri sürece, ümmetin âlimlerinin âdâbı ve ilimlerini izleyerek, zorlukları aşmada onların akidede ve fıkhetmedeki usulüne başvuracağıma, kardeşlerimden bu usul çerçevesinde yüz çevirmeyeceğime, onları Allah’ın rızası için sevip yine Allah’ın rızası için düzeltmeye çalışacağıma, hilaf meselelerinde nefse ve şeytana uymak yerine; hikmete ve kardeşlik hukukuna riayet edeceğime, maruf ve Salih olanı işledikleri sürece buna katılıp onları Allah yolunda, aç, susuz ve yalnız bırakmayacağıma, Rabbimin bana vereceği iman ve güç ölçüsünde söz veriyorum.

Bu kardeşliğin, iman, ilim, takva, ihlâs, hayr ve ma’ruf üzere gelişip büyümesi uğrunda üzerime düşeni yapacağıma, hayatın başıboş olmadığını; iman, cihad ve davet olduğunu, mücadelemizde esas kabul ettiğimi ve her kardeşin de bu ahlak üzere olmasında önce kendimi düzeltip doğru olacağıma, sabır ve hikmeti rehber edinip cahilî düşünce, davranış ve çıkışlardan uzak olacağıma Allah Azze ve Celle  için söz veriyorum.

İ’lay-ı Kelimetullah uğrunda kardeşlik hukukunu ayakta tutmanın imandan ve namazı ikameden sonra Dinde büyük bir farz olduğunu bilerek, nerede olursak olalım buna bağlı kalıp sahip olduğum tüm imkânlarımla kardeşlerimin yanında olacağıma ve “bu çerçeve içinde olan tüm insanları”  kardeş bilip onların yanında olacağıma ve onların tek cemaat ve ümmet olduklarından hareketle, fırkacılık yapmayacağıma, daima “hüda” “hakk”  ve “sünnet” olanı üstün kılacağıma, kardeşlerimle maddi ve imanî bağlarımı koparmadan sahiplendiğimiz değerleri her yerde savunacağıma, bu kardeşliği imkânım olan her zaman ve mekânda genişletmeye ve güçlendirmeye çalışacağıma, Sünnete karşı dalaleti ve akılcılığı öne çıkaranlarla; elimle, dilimle ve kalbimle mücadele edeceğime, kendime selef-i salih’in güzel insanlarını örnek edineceğime ve hayatımda Rasul’ün  (sallallahu aleyhi ve sellem)  Sünnetini uygulayacağıma söz veriyorum.

Sade bir hayat yaşayarak, güzel örnek olmaya, dünyayı arzulayanların düştükleri sefalete düşmemek için iman kardeşliği çerçevesinde bunu azimle gerçekleştirmeye; “ilim” “infak” “ıslah” ve “nasihat”le üzerime düşen vazifeyi eda edeceğime, bu uğurda nefislerimizi ve ailelerimizi terbiye ederek, her “ma’ruf” “hüda” ve “sünnet” ve “hayr, hasen olan her vesileye” gereken desteği vereceğime; bu beraberliği nerede olursa oluşturmaya gayret edeceğime, “takva” ve “sıdk”tan başka hiçbir sıfatı Dinde insanları tercihte (özel emanet ve ehliyete dair durumlar hariç) önde tutmayacağıma, hased, buğz ve fitneye sebep olacak davranışlardan kaçınacağıma ve buna yol açacak olan şeylere ve kimselere karşı da anında hikmetle ve güzel sözle meydan vermeyeceğime gıybet ve nemime’den uzak kalacağıma, bana hakkı geçenlerin haklarını helal ettirerek, şeytanın kardeşliğimizi ifsad edip onu adavete çevirmesine karşı duracağıma, her zaman kardeşlerimin iyiliğini dileyip onlara dua edeceğime ve onlar hakkında hüsn-ü zannı elden bırakmayacağıma, hareketlerimizi meşvere ederek daha iyiye doğruya götüreceğime ve bu yolda cimrilik yapmadan Allah’ın bana verdiklerini; Allah yolunda istimal edeceğime, helali gözetip, haram ve şüpheli olandan kaçınacağıma, her halükârda Allah’ın zikrini kalbimden ve dilimden eksik etmeyeceğime ve Allah yolunda ölmeyi akıldan uzak tutmayacağıma, her gün daha iyiye ve hayırlı olana doğru çaba sarfedip dünyaya çakılmayacağıma, Kur’an’ın bizden beklediği yüce görevler olduğuna iman ederek, “İbrahimî bir ümmet” olmak için yaşamamın, ibadet etmemin ve gerekirse bu yolda canımı vermemin; Allah’ın dinine imandan olduğuna iman ettiğimi beyan ediyor ve bu ahdimde, Allah Azze ve Celle’nin hidayetini, lütfunu, inayet ve rahmetini üzerimizden eksik etmemesini, İslam üzere yaşatmasını ve iman üzere canımızı almasını, Kur’an’ı dünyada imamız, ahirete giderken mürşidimiz, kabirde aydınlığımız, yeniden dirileceğimiz günde, refikimiz ve munisimiz, hesapta da şefaatçimiz kılmasını ve cennette rasulü’nün “havz”ından kana kana içenlerden ve daru’sselam’da; nebiler, şehidler ve salihlerle birlikte kılmasını ve “nasûh bir tevbe” üzere huzuruna çıkmamızı, katında temiz bir kelime ve salih bir amel kılmasını diliyorum.

Mehmet Emin Akın – 1999 Keçiören Ankara